Sayfalar

25 Eylül 2011 Pazar

Öznel Gerçeklik


   Fizikçilerin sıkça kullandıkları bir düşünce deneyini ele alalım:Elinde 15 metrelik bir sırıkla 15 metre uzunluğundaki bir ahırın içinden,ışık hızın beşte dördü hızla koşan bir kişi düşünelim. Ahırın kirişlerinden aşağıya doğru bakan bir gözlemci için,hızla geçen sırığın boyu 9 metredir ve ahırın içine tümüyle sığar.Yani , bir elektronik algılayıcı (A) önce giriş kapısını kapatır, sonra (B) çıkış kapısını açar.Ancak sırığın da gözleri olsaydı, o da ahırın hareket ettiğini,kendi boyunun da 15 metreyi koruduğunu söyleyecekti. Peki, sırık neden ahır kapısına çarpmaz? Çünkü olayların sırası, koşucunun bakış açısından da farklıdır. Sırıkla koşan,önce (B) çıkış kapısının açıldığını, sonra (A) giriş kapısının kapandığını görür,çatıdaki hareketsiz gözlemcinin gördüğünün tam tersi! Peki, gerçekte hangisi önce açıldı? Devam edelim. Ahırdaki gözlemciye göre koşan kişinin tümüyle ahıra sığacağını söylemiştik .Bu durumda, ahırdaki gözlemciye göre,koşan adam ahırın içindeyken iki kapı da kapalıdır. Koşan kişiye göre ise, ahırın boyu kısaldığı ama kendisi değişmediği için, ahıra sığmaz ve ahırın içindeyken iki kapı da açıktır. O halde soru şu: Koşan kişi ahırın içindeyken, gerçekte kapılar kapalı mıdır, yoksa açık mı?Cevap, objektif bir gerçekliğin olmadığıdır. Bizim “gerçek” olarak yorumladığımız olaylar, ölçümlerimiz sonucunda vardığımız öznel yargılardır.Zaman ise, “önce” ve “sonra” sözcükleriyle anlatılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eleştirilerinizi bu alanda yayınlayabilirsiniz.