Sayfalar

25 Eylül 2011 Pazar

SAMANYOLU'NDAN MÜTHİŞ GÖRÜNTÜLER


İçerisinde dünyamız da dahil 400 milyar yıldızın bulunduğu Samanyolu, hala içerisinde pek çok sır barındırıyor.
Samanyolu, içinde Güneş Sistemi'nin de bulunduğu gökadadır. Yerel küme'nin bir parçası olan çubuklu sarmal türde bir gökadadır. Gözlemlenebilir evren'deki milyarlarca gökadadan sadece bir tanesidir.
100 bin ışık yılı çapındaki ve bin ışık yılı kalınlığındaki bu müthiş gökadada, sayısı bile hesaplanamayacak çok yıldız bulunuyor. Yıldız sayısının 200 ile 400 milyar arasında olduğu sanılıyor.Yaşadığımız dünya bunlar arasında en küçük kalanlarından birisidir.Sistemdeki bilinebilen en yaşlı yıldızın13.2 milyar yıl önce oluştuğu sanılıyor.
CMB yapısına göre görece hızı saatte 542 kilometre olan bu inanılmaz galakside aydınlığı güneş sağlıyor.
Arap astronom İbn-i Heysem (965-1037) Samanyolu’nun ıraklık açısını gözlemleme ve ölçme girişiminde bulundu; Süt Yolu’nun ıraklık açısı yoktu, bunun üzerine “bu, Dünya’dan uzaktadır, atmosfere ait değildir” diyerek Aristo’nun görüşüne karşı çıktı.
İranlı astronom Birûni (973-1048) Samanyolu Gökadası’nın sayısız bulutsu yıldızlar yığını olabileceği görüşünü ortaya attı. İbn Bacce ise Samanyolu’nun pek çok yıldızdan
oluştuğunu ve gözümüze sürekli bu şekilde görünmesinin dünya atmosferindeki kırılımdan kaynaklanıyor olabileceğini ileri sürdü.
İbn Kayyim El-Cevziyye (1292-1350) Samanyolu Gökadası’nın sabit yıldızlar feleğinde bir araya gelmiş çok sayıdaki küçük yıldızlardan oluştuğunu ve bu yıldızların gezegenlerden daha büyük olduklarını ileri sürdü.
Samanyolu Gökadası’nın birçok yıldızdan oluşmasının ilk kanıtı Galileo Galilei’den geldi. 1610 yılında Samanyolu Gökadası’nı bir teleskopla inceleyen Galileo Galilei bunun çok sayıdaki yıldızın bir araya gelmesinden oluştuğunu farketti.
Samanyolu'nun şekli hakkındaki yaygın görüş onun bir çubuklu sarmal galaksi olduğu yönündedir. Merkezdeki çubuk şeklindeki yıldız yoğunlaşmasının iki ucundan logaritmik spiral şeklinde uzayan iki ana kol ve yardımcı kollar galaksinin şeklini oluşturur. Bu görüş ilk olarak 1990'larda gündeme gelmiş, 2005 yılında Spitzer Uzay Teleskobu'ndan alınan bilgilerle kuvvetlendirilmiştir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eleştirilerinizi bu alanda yayınlayabilirsiniz.