Sayfalar

28 Eylül 2011 Çarşamba

Madde Algısı ve Esir (Ether) Kavramı

Kozmolojinin en sırlı alanı ve maddenin en nihai noktası Esir (ether) eski çağlarda; göğün maliği, uzayı mavileştiren öz anlamında kullanılıyordu.
Esir aslında evrende boşluk var mıdır yok mudur? yada Maddenin aslı ve mahiyeti nedir ?sorularının cevabıdır.
Evrende boşluğun var olup olmadığı tartışması da Eski Yunan'a kadar gider.. Demokritus ve taraftarları tabiattaki bütün oluşum ve değişimleri boş uzayda hareket eden atomlara bağlar ve esir yok derken, Aristo ve takipçileri evrende boşluk yoktur. Yani: esir vardır, derler.
Maddenin aslı ve mahiyeti nedir?:
Eski Yunanda Thales, herşeyin aslının su olduğunu söyler. Empedokles:tabiatın 4 unsurdan (hava,su,toprak,ateş) meydana geldiğini söyler. Anaximender: görünen her şeyin bilinmeyen ve tarif edilemeyen tek bir unsurun değişik hal ve durumlarından ibaret olduğunu söyler. Demokritus; herşeyin gözle görünmeyen küçücük atomlardan oluştuğunu söyler. Eski Yunan felsefesinin zirveye çıktığı Eflatun ve Aristo ile birlikte dört unsur fikri kuvvet kazanır. Bu dört unsur (hava,su,toprak,ateş) bu gün bilim dünyasında kabul gören maddenin 4 halini bize gösterir ki bunlar katı sıvı, gaz ve Plazma'dır.
Aristo'nun takipçisi kabul edilen Farabi ve İbni Sina gibi İslâm filozoflarının değil, Eski Yunan kaynaklı felsefe anlayışını eleştiren hatta reddeden İmam–ı Gazali, Mevlana ve İmam–ı Rabbani gibi büyük Müslüman düşünürlerin de maddenin dört unsurdan oluştuğu fikrini kabul ederler. Yine bu isimler ve hatta Eflatun ve Aristo'nun eserlerinde yeryüzündeki oluş ve değişimlerin arkasındaki dört unsurdan başka gökleri dolduran çok lâtif beşinci bir unsurdan da bahsedilir ki, bu, bu ESİR'dir.
Evrende boşluğun var olup olmadığı tartışmasının Eski Yunan'a kadar gittiğini söylemiştim. Demoktirus ve taraftarları boşluk var o yüzden esir yok. Aristo ve taraftarları boşluk yok ve esir var demişlerdir.
Uzunca bir süreden sonra; Genel çekim, elektrik ve manyetizma gibi kuvvetlerin bulunmasından sonra uzayın iki farklı noktasında bulunan iki cisim arasında cereyan eden bu tür etkileşimlerin nasıl taşındığı veya iletildiği sorusu gündeme gelince ESİR konusu tekrar açıldı..Mesela Newton, "arada hiçbir bağlantı olmadan boşluktaki iki uzak cismin birbirlerine kuvvet uygulayabileceği düşüncesinin aklî melekeleri sağlam hiç kimse tarafından kabul edilemeyeceğini söyler" Gene de hayatı boyunca iki kütle arasındaki çekim sırrını çözmeye çabalamış, bu amaçla tüm uzayı dolduran esir parçacklarının rol oynadığı mekanik bir model kurmaya çalıştı.
17,yy'da Decertes tarafından da bu terim kullanıldı. Decartes, esir'in gökyüzünün boşluklarını doldurduğunu ve uzay ortamının basınçlı bir dolgunluk olduğunu ve ayrıca Esirin, Manyetizma gibi uzaydaki çekme-itme kuvvetlerinin aktarılmasına aracı olduğunu söylüyordu.
Newton teorilerini gözlem ve deneye dayandırıyor. Decartes ise mantıki analizden, metafizik ve dini inançalardan destek alıyordu.Uzun süre sessizlikten sonra 19,yy'da birbirinden farklı ama metafizik varsayıma dayali iki farklı araştırmayla esir' sorusu yine gündeme geldi.
a) Wolfgang Goethe: materyalist, ateist görüşlere ve Newton fiziğindeki mekanik tabiat görüşlerine karşı çıkıp. Dünyaya bir makine olarak bakan klâsik görüşleri reddetti.. Mesela Lorenz Oken, maddenin, elektrik ve manyetik güçlerin etkisi altındaki esirden kaynaklanıyor dedi.
Micheal Faraday 1846'da manyetizma ile ışık arasında bir ilgi olduğunu gösterdi ve esirin hem manyetik kuvvetler, hem de bir ışık ortamı olabileceği söyledi.
Elektromanyetik alanlar teorisini geliştiren Maxwell (1831-1879), manyetik kuvvetlerin ve ışığın esir içinde iletildiğini öne sürdü.
Mesela 1883 te Nature dergisinde esir: "Esir genelde bir akışkan ya da bir mayi olarak adlandırılmaktadır ve yine katılığı itibariyle bir jele benzetilmektedir; oysa bu adların hiçbiri uygun değildir. Esir eylemsizlik özelliği olan,sürtünmesiz Kusursuz devamlılığı olan, ince, sıkıştırılamayan, tüm uzaya yayılan ve maddenin molekülleri arasında sızan ve kendi imkânları ile birini diğerine bağlayan birşey olduğu yazar."


Klâsik fizikte esirin su veya hava gibi maddî bir ortam olarak düşünülme neticesinde çeşitli nesnelerin, meselâ Dünya'nın esire göre hızını ölçmenin mümkün olabileceği düşünülmekteydi. Bu amaçla tasarlanan ünlü 1887 Michelson–Morley deneyinin Dünya'nın hızını sıfır çıkması ve sene içindeki tekrarların yine sıfır çıkması Esir'i şüpheli hale getirdi.. Azınlık sayılabilecek bir kısım fizikçiler, esirin Dünya tarafından sürüklendiğini, sonuçların normal olduğunu söyledi.Fizik camiasının büyük çoğunluğu ise M–M deneyinin sonuçlarının Lorentz kısalmasından kaynaklandığı üzerinde hemfikirdir. Buna göre fizik kanunları öyle bir şekildedir ki, esir var olsa da olmasa da esire göre yapılacak hız tayinlerini imkânsız kılmaktadır.
Einstein 1905 yılında yayınladığı Özel İzafiyet Teorisi'ni sunan makalesinden sonra esirle ilgili olarak;esire göre hareketin ölçülememesi gerçeğini esirin var olmadığı şeklinde ifade etmiş (Loraenzile Einstein farklı düşünüyordu.) ve bazı sonuçları yorumlamada aşırıya kaçma olarak değerlendirecektir. Hattâ 1920 yılında Leyden'de yaptığı bir konuşmasında esir var kabul edilmeden uzay–zamanın yapısının anlamanın mümkün olmayacağını, ışığın yayılması ve genel çekimin de esir olmadan düşünülemeyeceğini söylemiştir. Einstein'a göre M–M deneyi ve Özel İzafiyet Teorisi bize esirin hareketinin uzay–zamanda izlenemeyeceğini, dolayısıyla esire göre hareketin tanımlanamayacağını ve esirin, referans sistemlerinin üstünde bir gerçekliğe sahip olduğunu öğretmiştir. Genel İzafiyet Teorisi, boş uzayın (vakum) yokluk olmayıp bir tür nesne olduğunu ortaya koymuştur.
Vakumun ne olduğu ve özellikleri ise halen kuantum fiziğinin en ciddi soruları arasındadır. Esir için geliştirilen Kuantum Alan Teorisi yada Kara Madde yada Kara Enerji çalışmaları devam ediyor. Esirin deneysel olarak keşfi cerndeki deneyler sonucunda ve uzunca bir zamandan sonra anlaşılacağını düşünüyorum. Çünkü Bu sicim Teorisindeki gibi uzun soluklu bir koşudur. Bu cern deneylerinde önce Hawking'in dediği gibi "Higgs Parçacığı değil ama ona daha yakın parçacıkların" bulunacağını onun belki ileride Sicimlere onunda bizi esir'e götüreceğini düşünüyorum. Tabi Uzay-zaman'ın ömrü (ömrümüz) yeterse......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eleştirilerinizi bu alanda yayınlayabilirsiniz.