7 Ekim 1885 Kopenhag’da doğdu;18 Kasım 1962 Kopenhag’da ,Danimarka’lı fizikçi.Bohr,Kopenhag’da görkemli bir konakta dünyaya geldi.Babası üniversitede fizyoloji profesörüydü.Niels çocukluk yıllarında “hımbıl” görünümüyle hiç de parlak bir gelecek vaat etmiyordu.İleride seçkin bir matematikçi olan kardeşi Harald da pek farklı değildi.İki kardeşin en çok hoşlandıkları şey anneleriyle tramvaya binip kenti dolaşmaktı.Oysa Bohr’un okul yılları son derece parlak geçer.Babasının entelektüel ilgi alanı genişti.Biri felsefeci,biri dilci ve biri fizikçi üç arkadaşıyla her Cuma akşamı bir araya gelir,düşün dünyasında olup bitenleri tartışırlardı.İki oğlanda bir köşede oturup uzun süren tartışmaları sesizce izlerlerdi.Özellikle Bohr’un spekülatif düşünceye yakın bir ilgisi vardı.Nitekim,üniversitede fiziğin yanı sıra ilginç bulduğu felsefe derslerini de kaçırmazdı.
Kuantum kuramının atom yapısının belirlenmesinde ilk kez kendi adıyla anılan atom modelini oluşturdu. Kuantum fiziğinin gelişmesinde 50 yıla yakın bir süre öncü rol oynadı. Ayrıca atom çekirdeğinin "sıvı damlacığı modeli"ni geliştirdi.
Söylentiye göre, Danimarka halkının övünç duyduğu dört şey vardır: Gemi endüstrisi, süt ürünleri, peri masalları yazarı ve fizik bilgini Niels Bohr. Bohr, bilgin kişiliği ve insancıl davranışlarıyla, büyük hayaller peşinde koşan gençlere örnek ve esin kaynağı olan bir öncüydü. O, ne Rutherford gibi dış görünümüyle ürkütücü ne de Einstein gibi "arabaya tek başına koşulan at" idi.
Niels Bohr üniversiteyi üstün başarıyla bitirip;yirmi iki yaşında Danimarkalı Bilim Akademisi’nin altın madalya ödülünü alır.Bohr 1911’de doktora çalışmasını tamamlar tamamlamaz J.J.Thomson’la çalışmak üzere Cambridge-Cavendish Laboratuarı’na koşar.Ancak genç bilim adamı burada umduğunu bulamaz.Herşeyden önce,İngiliz bilgisi yetersizdi;çevresiyle verimli iletişim kuramıyordu.Sonradan,daha önce Rutherford’un olağanüstü yeteneğini fark etmiş olan Thomson,nedense Danimarka’lı gence sıradn biri gözüyle bakıyordu.Tartışmalı bir toplantıda Bohr’un ileri sürdüğü bir çözümü Thomson irdelemeksizin yanlış diye geri çevirir,ama daha sonra aynı düşünceyi kendisi dile getirir.Bu olayı içine sindiremeyn Bohr yeni bir arayış içine girer.
Niels Bohr |
Bohr’un bilimde ilgi odağı atom çekirdeğine ilişkin deney sonuçları değil,kuramsal bir sorundu:Bir elektrik birimi olan elektronun atom kapsamındaki davranışının bilinen fizik yasalarına ters düşmesının nedeni ne olabilirdi?Normal olarak ,pozitif yüklü çekirdeğin çevresinde dönen negatif yüklü ekeltronun,devinim sürecinde,elektromanyatik radyasyon salarak enerji yitirmesi ve çekirdeğe gömülmesi;atomun çökmesi gerekirdi.Bu sorunda belki kuvantum kavramına başvurularak açıklanabılırdi.Hiçdeğilse Niels Bohr böyle düşünmekteydi.Sorun “spektrum analizi” yada “spektroskopi”denen konu kapsamındaydı.Bohr “çizgi spektrası”na ilişkin bir formülden nedense habersizdir.Bohr 1912’de Kopenhag’a döndüğünde çözüm aradığı problemi birlikte getırmişti.Atomun yapısını açıklamaya çalışan Bohr için Balmer formülü niçin önemliydi?Yanıt basittir;Bohr,Planck sabiti h’yi kullanarak bu formülle enerji kuvantalarından oluşan spektrumu açıklayabiliceğini görmüştü.Başka bir deyişiyle,formülün sağladığı ipucuyla atomların normalde neden enerji salmadığı,elektronların neden hız kaybedip çekirdeğe gömülmediği açıklık kazanmaktaydı.Bohr’un o zaman bilinen fizikte bağdaşmaz görünen başlıca dört nokta içeriyordu:
1-)Elektron olan tüm yörungelerde değil,yalnız enerjisi Planck sabitiyle bir tam sayının çarpımına orantılı olan yörüngelerde devinir.
2-)Elektron ,enerji değişimiyle kuvantum yörüngelerinin birinden öbürüne geçebilir;ancak en içteki yörüngeden daha fazla yaklaşamaz.
3-)Bir kuvantum yörüngede devinen elektron bir iç yörüngeye düşmedikçe radyasyon salmaz.Bu düşüş belli bir miktarda ışık enerjisi üretmekle kalır.Üretilen enerjinin frekansı iki yörünge arasındaki enerji farkının Planck sabitine bölünmesiyle eşittir.
Frekans=Enerji Kaybı / Planck Sabiti
4-)Bir elektronun taşıyabileceği enerjiler sınırlıdır ve bu kesintili enerjiler atomun kesintili çizgi spektrumunda yansır.
Bohr’un hipotezi öncelikle spetrumunu açıklamaya yönelikti.Gerçi olgusal olarak henüz yoklanmamıştı,ama hipotezin Balmer formülünde yer alan sayının anlamını belirginleştirmesi,geçerliliği açısından önemli bir avantaj sağlamaktaydı.Ayrıca,Bohr’un değişik kuvantum yörüngelerinin enerjilerini veren formülü,önerdiği atom kuramına istenen belirginliği kazandırır.Bohr oluşturduğu atomun kuvantum kuramını yayımlamadan önce Rutherford2un incelenmesibe sunmuştu.Rutherford her şeyde basitliği aran titiz bir kişiydi.Rutherford “Çalışman gereken gerçekten ilginç;kuramın atoma ilişkin pek çok probleme çözüm getirici nitelikte olduğunu söyleyebilirim”diyerek genç bilim adamını yüreklendirmişti.
Bohr’un kuramı 1913’de İngiltere’de yayımlanır.Ne varki,bilim adamlarının bir bölümünün tepkisi olumsuzdur;onlara göre,ortaya konan,bir kuram olmaktan çok rakamlarla oluşturulan bir düzenlemeydiKuramın spektroskopi biliminin atomik temelini kurduğu çok geçmeden anlaşılır.Bir yandan da kuramı doğrulayan deneysel kanıtlar birikmeye başlar.
Bohr çalışma yaşamında sergilediği istenç gücünün yanı sıra neşe ve mizahıyla gönülleri fethetmesini de biliyordu. Bir teori üzerine tartışırken, sözlerini şöyle bağlamıştı: "Bu teorinin çılgınca bir şey olduğunu biliyoruz. Ama ayrıldığımız nokta, teorinin, doğru olması için yeterince çılgınca olup olmadığıdır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Eleştirilerinizi bu alanda yayınlayabilirsiniz.